Netflix Tavsiyesi: Hollywood Klişelerinin Saldırısı

20’li yaşlarım önce oyun ve teknoloji basınında, sonrasında eğlence tarafının da katılımıyla popüler kültür alanında incelemeler yaparak geçti. IGN Türkiye ile basın kariyerimi noktalayıp ajans tarafına geçmeden önceki son yıllarımda yaptığım incelemeler bir hayli değişmeye başlamıştı. Oynadığım oyunun, izlediğim filmin hep olumlu taraflarına bakmaya başlamış, olabildiğince de yüksek puanlar dağıtır olmuştum. Halen de bu konuda hayat görüşüm aynı yönde ilerliyor. Emekler topluluğu bir işi, çok çok kötü olmadığı sürece yerin dibine sokma taraftarı değilim. O yüzden de benim yaptığım incelemeler bardağın biraz daha dolu tarafına odaklanan incelemeler olabilir.

Blogdaki bu yeni serimde Netflix’te izlediğim güzel şeyleri paylaşmak istiyorum. Tam olarak günü gününe inceleme yazısı olmayacak. Yani dizi ya da film çıktığı gün hızla tüketip yazmak yerine, genel olarak keşfettiğim içerikleri yorumlayacağım. Buyrun o zaman ilk tavsiyem olan Hollywood Klişelerinin Saldırısı’na.

Aslen kendisi de klişe film ve dizilerde bolca oynamış olan Rob Lowe’un sunuculuğunu, hatta anlatıcılığını yaptığı mini belgeselde Hollywood’un tarih boyunca sıkça kullandığı klişeler anlatılıyor. Korku filmlerinde hayatta kalan kadın karakter, erkek güruhu içerisine yerleştirilmiş seksi kadın (Şirine etkisiymiş adı), Jump Scare olarak bildiğimiz sıçratma korku taktikleri, kanun tanımayan kanun adamı gibi birçok klasik yöntem, 58 dakikalık belgesel içerisinde örnekleriyle anlatılıyor.

“Silahını ve rozetini bırak”

Bu cümlenin geçtiği film hangisiydi desem kaç tane film aklınıza gelir?

Süresinin kısa olması, içeriğinin ise geniş olması sebebiyle her klişe üzerine çok kısa durulmuş, genellikle de 2-3 örnekle geçilmiş. Ancak verilen örnekleri izleyince filmlerin aslında birbirlerinin nasıl da kopyası olduğunu tekrardan görüyoruz. Özellikle kanun tanımayan polislerin rozet ve silahlarını verdikleri kısım bir hayli kullanılmış. Neredeyse her benzer karaktere sahip filmin, bu sahneyi kullanmış olması klişeyi iyice gösteriyor. Eminim bundan sonra film izlerken bir amir silah ve rozeti istediğinde filmin büyüsü bir an için bozulabilir.

Hollywood Klişelerinin Saldırısı aslında bize çok fazla bir şey öğretmiyor, genellikle kör göze parmak misali bildiğimiz tekniklerin bize kanıtlarını arka arkaya sunuyor, ki eğlencesi de buradan geliyor. 58 dakikada su gibi akıp gidiyor. Yine de bu şovdan izleyip öğrendiğim iki tane güzel bilgiyi paylaşmak istiyorum:

Wilhelm Çığlığı: İlk olarak 1951 yılında Distant Drums filminde kullanılmak için kaydedilen çığlık, 1953 yılında Wilhelm isimli bir karakterin vurulduğu anda kullanılınca kısa sürede film sektörünün bir esprisi haline gelmiş. Filmlerde bir ses kütüphanesinin kullanılması çok normal, sonuçta her ses her defasında tekrar kaydedilmiyor. Ancak Wilhelm çığlığı o dönem için kendini belli eden bir ses efekti olmuş. Tüm orijinal Star Wars filmlerinden tutun, Indiana Jones filmlerine, Batman Returns’e, Yüzüklerin Efendisi filmlerine ve hatta Tarantino’nun birçok filmine kadar günümüzde bile halen kullanılan bir çığlıkmış. Aynı sesi farklı filmlerde izleyince gerçekten komik duruyor. Hakkında şuradan 2006’ya kadar kullanılan filmler içerisindeki bir örneği, ya da buradan Insider’ın yaptığı bilgilendirici ve örnek dolu videoyu izleyebilirsiniz. Burada da daha yeni filmlerin olduğu bir örnek mevcut. Bu konu Hollywood Klişelerinin Saldırısı’nda da önemli bir yer tutuyor.

The Lewton Bus: Bir diğer hoşuma giden bilgi de bizim Jump Scare olarak bildiğimiz, zıplatarak korkutma eylemini ses efektiyle yapan tekniğinin bir adının olması; The Lewton Bus efekti. 1942 yılında vizyona giren Cat People filminde kadın karakter yol boyu takip edildiğini hissetmekte ve arkasına bakarak ilerlemektedir. Artan süre sebebiyle seyirci de rüzgar ve yankılanma sesleriyle gerilmeye başlar, ta ki bir otobüsün çığlık gibi bir sesle sahneye girmesine kadar. Lewton’a giden bu otobüs, sadece ses efektiyle içinde hiçbir korku unsuru bulunmamasına rağmen seyirciyi korkutmayı başarır. Bu sebeple de tekniğe sektörde The Lewton Bus efekti denmeye başlanmış.

Toparlayacak olursak kısa süreli, sıkmayacak, eğlenceli ve hatta filmlerin klişeleri hakkında bildiklerimizi yüzümüze vuran bir yapım olmuş. Örneğin İngilizlerin kötü adam olarak özellikle seçildiğini fark etmemişim resmen. Belgeselde klişeler konusunda sadece Rob Lowe değil, Andie MacDowell, Andrew Garfield, Kim Newman, Robert Englund, Daniel Pemberton, Richard E. Grant gibi birçok ünlü de görüşleriyle katılıyor.

Özellikle film sektörüne girmek isteyen genç adayların göz atması yararlı olacaktır. Sonuçta klişeler sadece kaçınılması gereken sıkıcı sahneler değil, aksine tutmuş formül olmalarından dolayı çok kullanılırlar.

Hollywood Klişelerinin Saldırısı‘nı Netflix‘ten izleyebilirsiniz.

Holywood Klişelerinin Saldırısı

Holywood Klişelerinin Saldırısı
4 5 0 1
Film seyretmeyi çok seven biriyseniz ya da ilerde kendi filminizi yapmak istiyorsanız izlemenizde fayda var.
Film seyretmeyi çok seven biriyseniz ya da ilerde kendi filminizi yapmak istiyorsanız izlemenizde fayda var.
4/5
Puan
Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler